İçeriden Şampiyon Bilgileri: Aurora

Tuhaf Turunç Tavşan

Aurora diğerlerinden farklı biri. Çoğunun aksine ruhlar âlemini görebilen ve orada gezinebilen bir vastaya. Bazı şampiyonların aksine dertli ruhların hem dostu hem şifacısı. Ve muhtemelen en önemlisi, Ornn'la arkadaş olmayı başarmış olması.

Bu gözlüklü, çilli, kızıl saçlı tavşan cadının geliştirilme hikâyesi de kendisi gibi sıra dışıydı. Aurora'nın hikâyesi 6 yıl önce bir şampiyon fikri olarak başladı; Sylas'a, Yone'ye, Ruh Çiçeği'ne, Fiddlesticks'in GOY'una ilham verdikten sonra nihayetinde kendi şampiyonuna dönüştü.

Sarkık şapkası ve aynı şekilde sarkık kulakları olan bir tavşanın kadim bir iblisle ne ortak noktası olabilir diye düşündüğünüzü tahmin edebiliyoruz. Bu soruyu yanıtlamak için en başa dönmeliyiz.

Asla Hayat Bulmayan O Cadı

Yıllardan 2018: Rün sistemi yenilenmiş, Zoe size tek atıyor ve nişancıların korkulu rüyası 8.11 Yaması henüz alt koridora sefalet getirmemiş.

"Şampiyon Ekibi'ne daha yeni katılmıştım ve Squad5 ile sıkça çalışacağım söylenmişti. Serin bir sonbahar günü dışarıda bir ağacın altında sohbet ediyorduk," diyor Baş Konsept Tasarımcısı Sunny "Kindlejack" Pandita. "Bana müthiş bir tasarımcı olup aşırı havalı şampiyonlar yapmak istediğini söylemişti. El sıkıştık ve bunu birlikte yapmaya karar verdik."


Ve Kindlejack çizmeye başladı.

Aurora'nın erken dönem konsept çalışmaları oldukça kapsamlıydı. Dumandan hikâyeler yapan bir dansçı, elementleri birleştirip farklı büyüler oluşturan bir büyücü gibi fikirler geliştirildi. Ancak herkesin dikkatini çekmeyi başaran konsept ruh büyüsü kullanan bir tavşan cadı oldu.

Gözlük takan bir tavşan cadı fikri, LoL geliştirici ekibi arasında hızla yayıldı ve herkes bu fikre bayıldı. Oyun Tasarım Yöneticisi Blake "Squad5" Smith, Aurora'nın temasıyla müthiş uyumlu ama o dönemde fazla düşünülmemiş bir fikrin üstünde yoğunlaşarak yetenek setini oluşturmaya başladı.


"Çeşitli birimler çağıran bir karakter yapma fikri hoşuma gitmişti fakat bu konsept herkesin aklında farklı fikirler çağrıştırdığı için biraz karmaşıktı," diyor Squad5. "Birim çağırmak deyince insanların aklına Pokémon'daki gibi her zaman yanınızda duran bir şeyi çağırmak geliyor. Ama benim aklımdaki fikir Final Fantasy'deki gibiydi. Güçlü bir yaratık çağıralım, havalı bir şeyler yapsın ve geri gitsin. Dolayısıyla bu yetenek seti biraz kafa karıştırıcı oldu, biz de diğer seçenekleri göz önünde bulundurduk."

Ekip sonrasında başka bir fikirde ilerlemeyi tercih etti: Sihri yalnızca onu görerek anlayabilen dâhi bir büyücü. Sihrinizi kopyalayabilen, ultinizi çalabilen bir büyücü... mü?

"Bu noktaya geldiğimizde oynanış testlerine başlamıştık. İnsanlar yetenek setini çok sevdi ve yetenek çalabilmenin beceri sergilemenin eğlenceli bir yolu olduğunu düşündü. Fakat genele baktığımızda karışık sonuçlar aldık. Herkes bu mekaniğin Aurora için biraz fazla kötücül olduğunu söyleyip duruyordu!" diyor Squad5 gülerek. "Biz de onun kötü veya kibirli bir karakter olmasını istemiyorduk."

Bu da ekibi zor bir seçim yapmaya itti. Ya yetenek setini değiştireceklerdi ya da karakteri. Böylece Sylas doğdu.

Verilen emek boşa gitmedi. Yetenek seti Sylas'ta kullanıldı, kişiliğinin bazı yönleri Lillia'da hayat buldu. Ekibin ruhlar âlemi için yaptığı araştırmalar da Yone'yi, Ruh Çiçeği'ni ve hatta Fiddlesticks'in şeytani hikâyesini şekillendirmemize yardımcı oldu. 

Ve elimizdeki şampiyon böylece yok olmuştu, kaderinde Ao Shin ve diğerleriyle birlikte bir klasörde ebedi uykuya yatmak vardı.

Ta ki...

"Riot Lexical Şampiyon Ekibi'nin başına geçtiğinde üzerinde çalışmak istediğimiz bazı fikirleri sunmamızı istemişti. O zamanın doğru zaman olduğunu biliyordum. O noktada Aurora beş yıldır aklımızdaydı. Konsept tasarımları elimizdeydi, oynanışına dair fikirlerimiz vardı ve hikâyesinin ilgi çekici yönlerini belirlemiştik. O da 'Tavşanlara bayılırım. Hadi deneyelim o zaman,' diyerek kabul etti," diyor Kindlejack gülerek.

Bedeli ne miydi? Ekip şimdi her şeye sıfırdan başlayacaktı.

Tavşan Vastayanın Hakkını Vermek

Bir karakter neredeyse altı yıldır aklınızda yer edindiğinde "sıfırdan başlamak" hiç de kolay olmuyor.

"Ekibe katıldığımdan beri Aurora'nın ismini duyuyordum. Hakkında duyduğum şeyler... Tavşanları ve cadıları çok severim, yani bu karakterle ilgili her şeye bayıldım. Bu karakterin onu üstlenecek bir yazara ihtiyacı vardı." diyor Kıdemli Hikâye Yazarı Elyse "apothecarie" Lemoine. "Riot Lexical'ın sıfırdan başlamamızı istediğinin farkındaydım ama Kindlejack'le konuştuktan sonra karakterin orijinal halinin çok özgün olduğunu ve ona geri dönmemiz gerektiğini düşündük."

Son yaptığımız vastaya Sett'ti, yani üstünden epey bir zaman geçmişti. Ayrıca tavşan kızlar da oldukça popüler.

"Yıllar önce yaptığım ilk konsept tasarım fikirlerinde insanların gösterip 'O da neymiş öyle?' deyip durduğu bir çizim vardı," diyor Kindlejack gülerek.

Çizimde suratı gölgelerin içinde gizli, tavşan kulaklı bir kız vardı. Evrenimiz Runeterra olduğu için de kızın bir vastaya olduğu barizdi.

Vastayalar günümüzde Ionia olarak bilinen yerden gelen, kökenleri Vastayashai'rei'ye dayanan ve doğuştan sihirli varlıklar. Bir noktada büyülü (ve muhtemelen garip) bir şey yaşanmış ve bizim bugün vastaya dediğimiz bu varlıklar, bazı hayvansı nitelikler edinmiş. (Yazarın notu: Aslında bu, Vastayashai'rei'lerin içindeki büyü, artık şekil değiştirmelerini sağlamayı bırakınca oldu.) Sonuç olarak elimizde gerçek dünyadaki hayvanlardan esinlenilen vastayalar var.


Sett porsuklar ve sansarlardan ilham alınarak yapıldı, Ahri tilkilerden, Xayah ve Rakan ise kuşlardan... ya da tilkilerden. O ayakları gördünüz mü siz hiç? Bu yüzden Aurora'nın tavşan kulaklı ve ponpon kuyruklu tatlı bir kızdan ziyade gerçek bir tavşan gibi hissettirmesi için ekibin biraz araştırma yapması gerekti.

Evet, tavşanımız gerçekten de kürklü.

Vastayalar esinlendikleri hayvanlarla birçok ortak fiziksel özellik taşıyor: pullar, kürkler, kulaklar, pençeler ve hatta vücutlarındaki izler.


"Aurora'nın kendine özgü vastaya izlerinin nasıl olacağını tartışırken yoğun çillerin birleşip bir desen oluşturması fikri hoşuma gitmişti," diyor Kindlejack. "Bu çiller, tıpkı bir leoparın benekleri gibi Turing deseni şeklinde, yani bilimsel olarak öngörülebilir bir örüntüye sahip."

Ve tıpkı normal çiller gibi başlıca omuzları ve bacaklarının üst kısmı olmak üzere vücudunun diğer kısımlarında da görülebiliyorlar. Çillere benzeyen izleri kızıl saçlarıyla çok uyumluydu ve memleketi Freljord'a doğal bir şekilde atıfta bulunuyordu.

Ne yazık ki bahsetmemiz gereken bir konu daha var...


"Google'da 'insani hayvan ayağı' aratacağım hiç aklıma gelmezdi, hele bir de Briar'dan sonra... ama cesaretimi toplayıp tavşan yuvasına girdim," diyerek yakınıyor Kindlejack. "Tavşanımsılar (bkz. tavşanlar, yabani tavşanlar ve pikalar) ayaklarında kürk olan sayılı memelilerden. Ve ayaklarının altında yumuşak pati yastıkları yok! En azından ayaklarını doğru bir şekilde yapmak istedim.

Diğer Bryni'lerin aksine Aurora ayaklarının ucunda duruyor.

Aurora, esinlenildiği hayvan bir avcı değil de av olan ilk vastayamız. (Yazarın notu: Squad5 balıkların tam olarak yırtıcı olmadığında ısrarcı olsa da kendisi daha önce hiç balık tarafından ısırılmamış. Söylemesi kolay tabii...) İş böyle olunca akıllara enteresan bir soru geliyor: Bir avın oynanış tarzı nasıl olur?

"Bir avın yırtıcı bir hayvana karşı nasıl galip gelebileceğini epey düşündüm. Güç konusunda baskın çıkmıyorlar fakat genelde avcılarını kandırarak kaçmayı başarıyorlar. Ben de Aurora'nın oynanışında bunu yansıtmak istedim," diyor Squad5.

Aurora hem kurnaz hem de hızlı, epey uçarı yani. Rakiplerinin karşısında direnip geri adım atmamak yerine onlara karşı hareket üstünlüğü sağlamayı tercih ediyor. Bunu da tavşan çevikliğini kullanıp çatışmanın uçlarında gezinerek yapıyor.

Ama bir problemimiz daha vardı. Vastaya şampiyonların çoğu Ionia'yı memleketi olarak görüyor. Bu her ne kadar güzel olsa da... biraz sıkıcı. Aurora farklı bir yere ait olmalıydı. Farklı bir hikâyesi ve her vastayanın içinde gezen sihirle farklı bir bağı olmalıydı.

Freljord'lu Cadı

Aurora bir Bryni, tavşansı tipte bir vastaya. Diğer birçok vastaya gibi Bryni'ler de Runeterra'nın başka bir köşesini kendilerine yuva edinmiş: Freljord.

"Vastayalar sadece Ionia'da değil, her yerdeler," diyor apothecarie. "Ionia'nın dışında yaşayıp büyülerinin esas kaynağıyla daha az bağlantısı olan bir vastayanın hayatını işleyebilmek için Aurora'nın harika bir fırsat olduğunu düşündük."

Bryni'ler Freljord'un sert iklimine karşı dayanıklılar fakat ne savaşçı ne de büyücüler. Vesani, Lhotlan veya Kiilash gibi diğer vastaya kabilelerinin aksine Bryni'ler diğer vastayalardan daha izole bir durumda. Kendileri daha çok Freljord'un yüksek dağlarında çiftçilik yaparak vakit geçiriyor. Ama içlerindeki vastaya sihri tamamen tükenmiş durumda değil, sadece farklı bir biçimde görünüyor. Normalden biraz daha sulu havuçlar mesela. Bir de Aurora var tabii.

"Halkında uzun zamandır görülmeyen, ruhlar âlemiyle bağ kurabilme yeteneğiyle doğdu," diyor apothecarie. "Aurora diğer Bryni'lerden farklı, ruhları görebiliyor ve ruhlar âlemiyle doğrudan etkileşime girebiliyor."

Aurora'ya kimse büyüsünü nasıl kullanacağını öğretmedi. Deneme yanılma yöntemiyle kendi başına büyüsünün mantığını anlamaya çalışarak kendine özgü bir büyü kitabı oluşturdu.

"Cadılar son yıllarda kültürel olarak daha fazla benimseniyor ve yeniden keşfediliyor. Büyücülük konseptini paganlıktan veya kara büyüden ziyade daha kırsal ve modern bir yaklaşımla ele almak istedik," diyor Kindlejack.

"Aurora büyüsünü kendi keşfedip kendi öğrendi, bu yüzden görsel öğelerinin diğer vastayaların kullandığı büyüye kıyasla daha özgün olmasını istedim. Tavşan olmasının getirdiği tatlılığı dengelemesi için daha farklı ve karanlık oldu. Birkaç Hint ve Orta Doğu motifini Freljord'un rün ve tasarım şekil diliyle birleştirdim."

Aurora'nın kendine özgü büyülü tasarım öğeleri asasında, kolyesinde, kıyafetinde, küpelerinde ve sihrinde görülebiliyor.

"Bir cadı hayal ettiğinizde aklınızdaki cadı iyi olsa bile her zaman gizemli, karanlık ve esrarengiz bir havası oluyor. Bu da onları sihirbazlardan, büyücülerden, efsunculardan ve diğer büyücü tiplemelerinden ayıran bir nokta," diyor Squad5. "Q yeteneği de bunun bir örneği. Üzerinize güçlenen bir nazar koyuyor, sonra da nazarı sizi katletmek için kullanıyor. Yani bir nevi ruhunuzun bir parçasını söküyor."

Squad5'ın istediği kurnaz tavşan konseptine uyan ultisi aynı zamanda başka bir oyundaki bir mekândan da ilham alıyor.

"Zelda oynarken Kayıp Orman'da (Lost Woods) kaybolmak benim için kişiliğimi şekillendiren bir deneyimdi," diyor Squad5 gülerek. "Aurora'nın ultisinin de benzer bir hissiyata sahip olmasını istedim. Ultisinden çıkmaya çalışıyorsunuz fakat yeniden merkezine ışınlanıyorsunuz ve sihrinden kaçamıyorsunuz."

Dünyalar Arasında Yürüyüş

"Yeni şampiyonlarda daha önce işlenmemiş temaları işlemeyi seviyoruz," diyor Kindlejack. "Her yeni şampiyon evrende görmediğimiz yerlere biraz ışık tutabilmeli. Ruhlar âlemini çok fazla keşfetme imkânımız olmamıştı. Evet, nasıl bir yer olduğunu biliyorduk fakat Runeterra'yla etkileşime girip giremediğini veya orada ne tür canlılar yaşadığını bilmiyorduk."

Ruhlar âlemi enteresan bir yer. Vastaya gücünün kaynağı, Alune'nin daimi evi ve bir anlamda Mordekaiser size ulti attığında gittiğiniz yer.

"Ruhlar âlemi, Runeterra'daki faniler âleminin başka bir katmanı gibi. Ruhlar âlemiyle ilgili gördüğümüz çoğu şey ruhlarla oldukça sembiyotik bir ilişkisi olan Ionia'da geçiyor. Ruh Bekçisi Udyr üzerinde çalışırken başka bir yazarla Freljord'daki ruhların ve ruhlar âleminin nasıl bir şey olduğu hakkında çokça sohbet ettim," diyerek anımsıyor apothecarie.

Burası başka bir katman olmanın da ötesinde Runeterra'nın ilişkili bölgelerine ayna tutuyor. Azakanaların yükselişine sebep olan Noxus savaşına kadar Ionia'daki ruhlar barış içinde yaşıyordu. Freljord'daki ruhlar ise çok daha farklı... çok daha vahşi.

"Ruhlar âleminde tam olarak neyin yaşadığını anlayabilmek için bir sürü deneme çalışması yaptık. Hatta ruh olması muhtemel şeylerin listesini yapıp Hikâye Ekibi'yle konuşarak neyin ruh neyin ruh olmadığını anlamaya çalıştım. Kindred? Evet, ruh. Volibear? Ruh. Bard? Ruh değil."

Ruhlar, Freljord'daki yaratıkların fiziksel özelliklerine bürünür ama ölü hayvan veya insanların ruhları değillerdir.

Aurora, ilk baktığınızda ürpertici ve rahatsız edici durabilecek Freljord'lu ruhları sevimli ve korunması gereken tatlı ve küçük yaratıklarmış gibi görüyor. Onları korkunç, hatta yok edilmesi gereken ucubeler gibi görmüyor.

Onların yanında rahat hissediyor. Ruhlar onun tutkusu, özel alanı ve dostları.

"Kendi deneyimlerimden örnek vermek gerekirse Aurora'nın ruhlarla olan ilişkisi benim hayvanlarla olan ilişkime benziyor," diyor Kindlejack gülümseyerek. "Bir partideyken insanları görmezden gelip kedi veya köpek sevmeye giden tiplerdenim. Hayvanlarla kurduğum bağın sebebi farklı bir frekansta olmaları değil. Sadece insanlara göre daha tutarlılar ve onları anlamak daha kolay."

"Aurora'nın saldırgan biri olduğunu söyleyemeyiz ama biri gelip de ruhlarla uğraşırsa araştırmasını yapıp o kişiye gününü göstermesini de bilir," diyor apothecarie gülerek.

Aurora, doğduğu günden beri ruhları görebiliyor ve kendi dünyasında onlarla etkileşime girebiliyor. Sonrasında da ruhlar âlemine girebilmeyi öğrendi.

Aurora faniler âlemini bazen bunaltıcı buluyor. Kalabalıklara, gürültüye, uzun sohbetlere ve grup halindeki sosyal etkileşimlere karşı özellikle bir hassasiyeti var. Bu gibi durumlarda bunalmış hissettiğinde kaçabileceği bir yer var: ruhlar âlemi.

Yıllardır yaptığı çalışmalar sonucunda, gerçek hayattaki mudralardan esinlenen birkaç ritüel yardımıyla, ruhlar âlemine kolayca girip çıkabiliyor. Yani duyuları baskı altında hissettiğinde kolayca kaçabiliyor.

Aurora bütün ruhlara yardımcı olmak istiyor. Volibear veya Ornn gibi yarı ilah da olsalar, isimsiz yaratıklar da olsalar Aurora yardım eli (patisi?) uzatmaya her zaman hazır.

Bizim dünyamızda Aurora'yı tanımlayabilecek bir kelime var: otizmli. Ama Runeterra'da Aurora'yı tanımlayabilecek bir kelime yok. O sadece Aurora.

Aurora'yı geliştiren ekipteki ve genel anlamda Riot'taki pek çok kişi otizm spektrumundaki bireyler olarak deneyimlerini paylaşmak istedi. Çünkü onlara göre Aurora hayatlarının bir parçasını, sevdikleri oyuna taşımak için bir fırsattı.

"Bir spektrum olduğu için otizmi eksiksiz bir şekilde özetleyebilmek mümkün değil. Herkesin deneyimi birbirinden farklı," diye açıklıyor apothecarie. "Parmak ucunda yürümek gibi çoğumuzun yaptığı yaygın görünen davranışları yansıtmak istedik. Ama herkesin bunu yapmadığını biliyoruz. Çoğumuzun sahip olduğu, otizme dayalı deneyimlerin yanı sıra otizme sahip olmanın en temel tarafını da yansıtmak istedik. Yani beyinlerimizin çalışma tarzı, dünyaya bakış açımız başkalarının beklentilerine uymuyor. Aurora'da bunu gerçekten yansıtmak istedik. O, beklentileri karşılamamalı."

Yeni beklentiler oluşturmalı.

Bir Yolculuk Biter, Bir Yenisi Başlar

Aurora'nın geliştirilmesi yıllar aldı. Bu süreç yıllar süren düşünme, çizim, yazı ve tasarım çalışmaları gerektirdi.

"Aurora'ya kattığımız her şeye dönüp bakmak çok keyif verici. Squad5 ile Aurora'yı geliştirmeye başladığımızda onun yaptığımız ilk şampiyon olmasını bekliyorduk. Şimdi dört veya beş şampiyon sonra yeniden bir aradayız ve ilk verdiğimiz sözü nihayet tutabiliyoruz," diyor Kindlejack. "Tüm bunları maceramızın bir başlangıcı olarak yapmak yerine şimdi zirvede yeniden buluşuyoruz."

Aurora'nın hikâyesinin bu kısmı sona erdi ama bir sonraki bölümü hâlâ yazılmayı bekliyor.